Bilkent’te Bir Gün

Mısra -Sena Blog: Bilkent’te Bir Gün / Comd 537 Multimedia Journalism Bahar 2023/24 Fotoğraf Dizisi Projesi

  Aylar ayları, güz dönemleri bahar dönemlerini kovalarken bir baktık ki mezun olmamıza bir hafta kalmış. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Projelerdi, sınavlardı, sunumlardı derken onlardan başka ne yaptığımızı unuttuk. Bilkent’teki zorlukları değil, eğlenceli etkinlikleri değil, sadece sakin ve huzurlu bir günümüzü hatırlamak, onun bir anısını bırakmak istedik. Herhangi bir sabah, herhangi bir yemek, herhangi bir yürüyüş, herhangi bir ders… Bilkent’te herhangi bir günümüzü nasıl geçirdiğimizi anlatmak istedik. Yurda çıkan bayıra kafa tutmayı, o 81. Yurt rüzgarına karşı verdiğimiz savaşı bile özlüyoruz şimdi. Aslında yüzüne bile bakılmayan, o sıradan günlerden bir parçayı anlattık sana Bilkenter. Mezun olmasına ramak kalan iki yakın arkadaş olarak en çok böyle günlerin huzurunu arıyoruz. Sen de bu satırları okurken Bilkent’te yaşadığın küçük sıradan anları hatırla, onları kucakla ve asla unutma diye… Elveda Bilkent!

İki yakın arkadaş dirseklerimizi senelerce birlikte çürüttük, birlikte büyüdük, birlikte öğrendik. Fakültemizin önündeki bankta otururken geçirdiğimiz güzel günleri hatırlayalım dedik. Hazırsan Bilkenter, seni de bizimle bir gün geçirmeye davet ediyoruz!
 
Günaydın Bilkenter! Güne enerjik başlamak için sabahın ilk saatlerinde stadyuma geldik. Biraz yürüyüş, biraz da koşu. Hava eksi derecelere inene kadar açık havada spor yapmanın tadını çıkarıyoruz. Ee bu okuldaki son turlarımız!
Günaydın Bilkenter! Güne enerjik başlamak için sabahın ilk saatlerinde stadyuma geldik. Biraz yürüyüş, biraz da koşu. Hava eksi derecelere inene kadar açık havada spor yapmanın tadını çıkarıyoruz. Ee bu okuldaki son turlarımız!
 
Sabah kahvaltısı için tercihimiz Çatı Cafe! Spor sonrası omlet ilk tercihimizken pankek almadan da edemiyoruz. İlk başta dışarıda oturmayı tercih etsek de meşhur (!) Çatı kedileri bize izin vermedi, her zamanki gibi. Yine de onlar ile yemeğimizi paylaşmayı çok özleyeceğiz.
 
Günümüzün olmazsa olmaz parçası, tabii ki dersler. Kahvaltıdan topladığımız enerjiyle günün ilk dersine başlıyoruz. Mezun olmamıza iki hafta kala artık son derslerimize giriyoruz. Bu amfileri çok özleyeceğiz.
 
İki psikoloji öğrencisi ders arası nerede olabilir? Tabii ki A binası Coffee Break! Ders çalışmadan önce arkadaşlarla oturmak, sıcak bir kahve yudumlamak, yani bir “coffee break” için en ideal yerlerden biri. Aynı zamanda, kampüste sonbahar ve kış manzarasını izleyebileceğiniz en sıcak köşelerden biridir. Yağmur yağarken veya ağaçlar yaprak dökerken kafanızı kaldırıp gökyüzünü izlemek gibisi yoktur.
 
Tanıdık görmeden çıkmanızın mümkün olmadığı, kimi zaman çok sıkıldığınız ama bir kahve molasında da arkadaşlarınızla çok eğleneceğiniz bir yer: kütüphane. Burada zaman bükülür, saatler geçer, yapılacaklar bitmez… Bazen kendinizi hiç mola vermeden çalıştığınız üç saatin sonunda bulursunuz, bazen üç saat süren molanın sonunda, bazen de o kütüphane sıcağında uyuyakaldığınız bilmem kaç saatin sonunda.
 
Kütüphanede zaman yine bükülmüş, saatler geçmiş yemek yememişiz. Saatler 17.00’i gösterince akşam yemeği için yolumuz okulumuzun yemekhanesine düşüyor. Bilkent yemekhane denince akılda tek bir soru: Kaşarlı cevizli erişteye ne oldu?! Her yemekhaneye gelişimizde andığımız rahmetli kaşarlı cevizli erişteyi yine anıyor, “Bu yemeğin yanına da ne güzel giderdi…” diyerek yemeğimize içimiz buruk devam ediyoruz.
 
Yemek sonrası okulun en estetik sigara alanı olan EB sigara alanına gidiyoruz. Merdivenlerden ormana doğru indiğimizde kendimizi okuldan uzaklaşmış gibi hissediyoruz ki bu da tam ihtiyacımız olan şey oluyor gün sonunda. Ağaçların ve yeşilliğin içinde kendimizi deşarj ediyoruz çünkü akşama daha çok yapılacak ödev var 🙁
 
Bilkent denince ilk akla gelenlerden biri de kedi! Havalar iyice soğurken Bilkent kedileri daha bir sırnaşık oluyor. Gördüğümüz kedilerle selamlaşmadan gitmiyoruz. Mocha, Şişko Polat, George ve yakın zamanlarda kaybolan Turunç… Her bir kedinin yeri kalbimizde başka. Bilkent’ten ayrılınca en çok özleyeceğimiz şeylerden biri bu kedilerin dostluğu olacak.
 
Bir süre sonra okula sığamıyoruz ve değişiklik olsun diye yakınlardaki bir kafeye gidiyoruz. Bilkenterların projesi, grup ödevi bitmez. Dersin başına geçiyoruz. E tabii blogumuz için bir fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyoruz.
 
Kafeden ringle dönerken okuldaki yeni yıl süslemelerini fark ediyoruz ve birkaç durak erken inip yürümeye karar veriyoruz. Havuzun önündeki ağaçların yanında biraz durup dinleniyoruz. Mezun olacak olmanın verdiği hüzünle iki yakın arkadaş anılarımızı yad edip birkaç fotoğraf çektikten sonra yurtlarımıza doğru yola koyuluyoruz. Bilkent’te bir günümüz yıllardır aşağı yukarı böyle geçiyor. Bu günleri özleyeceğiz. Elveda Bilkent!