Resimleriyle Çocukların Hayallerini Süsleyen Ankaralı bir İllüstratör: Ayşe İnan Alican

İlayda Han, Zümrüt Selen Binici – COMD 331

 

ayseinan3Çocuklar için resimli kitap okumanın okuduklarını daha iyi kavrayabilme yeteneklerini geliştirdiğini biliyor muydunuz? Resimli kitap okuyan çocuklar daha sonra sadece metinli kitaplar okumaya başladığında hayal güçlerini daha iyi kullanıp okuduklarını daha iyi anlayabiliyorlar.  Çocukların her resimlerinin ayrıntısına bakarak haftalarca hatta aylarca hikayeler oluşturabildiği, seçimleri ve vazgeçtikleriyle başarısını yakalayan bir illüstratör Ayşe İnan Alican. Kim Korkar Kırmızı Başlıklı Kızdan?, Beyoğlu Macerası, Üç Kedi Bir Dilek gibi resimlediği kitaplarla günümüzde çok tanınan ve çizgileri en sevilen çocuk kitabı çizerlerinden Ayşe İnan Alican‘la çocukluğundan mesleki başarısına kadar geçen zamanı ve deneyimlerini paylaştığı bir söyleşi yaptık.

İllüstratörümüzü besleyen, derin his ve duygular bırakan üç altın kelime ise oyun, sokak ve arkadaşlık…

Çocukluk deyince aklıma, oyun, sokak, arkadaşlık geliyor. Anneannemi de çok hatırlıyorum. Bizimle oynardı, seksek oynardı mesela…. Adile Naşit’e çok benzerdi anneannem, çok neşeliydi. Babaannemin de ninni ve masalları vardı. Manileri çoktu… Şimdi cümle cümle hepsini hatırlamasam da, o özlü sözler insanda derin bir yer kaplıyor, derin duygular bırakıyor” diyor.

Alican çocukluğundan ayrıca en çok oyun oynadığı bahçeleri hatırlıyor. “Çocukluk denince aklıma bahçeler geliyor. Ankara’da, en çok da İstanbul’da sayısız bahçe… Dedemin, anneannemin, teyzemin,  annemin akrabaları etrafında bahçelerde geçti çocukluğum. Şu an farkettim ki çocuğum için maalesef söz konusu olmayan bu durum,  aslında beni besleyen şeymiş  yanıtını veriyor bize masalsı bir tonda.

Birçoğumuz için olduğu gibi çok sayıda oyuncağın olmadığı, olsa da ulaşmasının şimdiki kadar kolay olmadığı bir dönemde geçen çocukluğunu hatırlamak onun da hoşuna gidiyor. Alican,  “Bizim zamanımızda çok oyuncak yoktu. Bahçelerde bir dünya yaratıyorduk. Evler yapıyorduk tahtalarla, ağaçların tepelerinde salıncaklar kuruyorduk. Oyuncağımız olmasa bile hayal dünyamızda hayali kahramanlar yaratıp onlar üzerine oyunlar kuruyorduk. Gerçekten bu durumun beni nasıl beslediğini şimdi farkediyorum  diyor.

Çocukluk yılları oldukça yaratıcı geçmiş. Her türlü oyuncağını kendisinin yaptığını anlatıyor Alican. Ağaç dallarından, yapraklardan, çikolata kağıtlarından yapılan oyuncaklar bunlar… “Benim tasarım tutkum aslında o zaman başladı diyebilirim. Doğal objeler kullanarak oyuncaklarımızı yapardık. O dönemde parlak kağıtlar vardı. Onlarla bebeklere kaşık, çatal-bıçak yapar oynardık.” Demek ki, oyuncak olmasa bile hayal dünyasında kahramanlar yaratıp onlar üzerine oyunlar kurulmuş.  Hayal dünyası ile doğal objeler birleşince oyuncaklar oluşmuş. İşte o günlerde tasarlamaya başlamış Ayşe İnan Alican ve o günlerde biriktirdikleri onu bugüne getirmiş.

21819709_519210538470944_7227832889994379264_n(1)

Annesi ve amcası tarafından her zaman desteklenen ve takdir edilen çizerimiz çocukluğundan güzel anılar, hisler, kareler biriktirmiş. Sevgiyle büyüdüğünü ve manevi destekçilerini unutmadığını belirten Alican, bu minik, mutlu anlar ile beslendiğini düşünüyor.  Dört kız kardeş olmaları sebebiyle annesi onları yönlendirmekte biraz zorlansa da, annesi el becerisi gerektiren örgü, dikiş kanaviçe gibi işlerde çok becerikli olduğu için Alican hem bu sanatları öğrenerek hem de annesinin sanatsal bir yanı olduğu için klasik müzik dinleyerek büyümüş.

Kağıttan bebekler çizen Alican, zamanla bebeklerine kağıttan kıyafetler dikmeye başlamış. Öyle ki “Annem yeter artık sen büyüdün derdi” diyor. Terzi olan halası ise ondaki kıyafet çizme hevesini görerek onu dikiş dikme konusunda cesaretlendirmiş. Önceleri bir stilist olmak isteyen Alican, Olgunlaşma Enstitüsü’nde bir yıl ders aldıktan sonra dikiş dikme alanında sabırsızlığını fark edip bu alanda yoğunlaşmaktan vazgeçmiş ve hocasının ondaki çizim yeteneğini fark edip grafiğe yönelmesini söylemesiyle sınavlara giren Alican birincilikle Hacettepe Üniversitesi  girdiğinde ailesi yine ilk destekçisi olmuş:  “Üniversiteye girdiğimde amcam ilk kalemlerimi alarak başlamıştı” diyor Alican.

Çocuk kitapları ise başından beri bir tutku gibiymiş onun için. “Bir çocuk kitabı gördüğüm zaman onda beni çeken bir şey olurdu. Bilmeden, ileride bu mesleği yapacağım gibi bir karar vermeden çok önce bir çocuk kitabı gördüğüm anda içimde fırtınalar kopuyordu. Daha sonra sonra kendim de birçok çocuk kitabı almaya başladım” diye dile getiriyor bu tutkuyu.  Üniversitede bitirme tezi olarak bir çocuk kitabı yazmak isteyen Alican, o dönemde bir tez için çocuk kitabı olmaz fikrine rağmen, kendisi de çocuk kitapları yazan hocası İsmail Kaya sayesinde tezini çocuk kitapları üzerine başarıyla tamamlamış olduğunu aktarıyor. Alican, 1994 yılında Hacettepe Üniversitesi Mezuniyet Sergisi’nde resimlediği Elma Kelebeği isimli kitabı ile “Başarı Ödülü”  almaya layık görüldü. Albrecht Dürer’in gravürlerine hayran olan Alican’ın bu kitabının çizimleri ise siyah beyaz olarak tırtıl çizimleriyle devam edip son sayfasında rengarenk bir kelebekle son buluyordu.

Üniversiteyi bitirdiği gibi çizimleri sayesinde kariyerine Siyah Beyaz gazetesinde karikatür çizerek başlayan ve ardından 9 sene boyunca ders kitapları resimleyen Alican bu uzun süreye rağmen çocuk kitaplarına hiç veda edemedi. “Çocuk kitabı almayı ve çocuk illüstrasyonları çizmeyi hiç bırakmadım” diyen Alican, kendi çocuk kitabı kütüphanesini oluşturmaktan geri durmadı. Giderek unuttuğunu düşündüğü bu alana ise Elma Kelebeği adlı kitabın yazarı Handan Derya ile bir sergide tanışıp girdi ve kariyerinin temelini oluşturan çocuk kitabı resimleme fikrine böylelikle geri döndü.  Bu kitap 2002 yılında Kök yayınları’ndan çıktı.

Bugün çocukların hayallerini süsleyen pek çok kitabın resimleyicisi olan Alican’ın en çok hangi kitabının resimlerini en özel bulduğuna gelince, Alican hiçbirini birbirinden ayıramıyor.  “Hepsinde ayrı bir tat yaşadım” diyor. Alican için çizimlerini birbirinden ayırmak elbette mümkün değil ancak onun için ilk olma özelliklerine sahip birkaç tanesi var:

Alican akrilik boya ile hayallerine en yakın olan ilk kitabını kızı Yağmur’u 2007’de kucağına aldıktan sonra resimledi. Yağmur’la ilgilenen annesine adadığı bu kitabı, Sara Şahinkanat’ın yazdığı, YKY’den Aslı Motchane editörlüğüyle 2009’da ilk baskısını yapan “Kim Korkar Kırmızı Başlıklı Kız’dan”, 2009 Yılı En iyi Resimli Çocuk Kitabı ödülüne de layık görüldü. Bir başka önemli çalışmasını ise yine o dönemde Sara Şahinkanat’ın öyküsünü resimlediği “Beyoğlu Macerası” ile 2011’da gerçekleştirdi.  Çizimi 9 ay süren ve üç kere fotoğraflanan, her ayrıntısıyla 4. eskiz sonrası orjinale aktarılan Beyoğlu Macerası’nın her sayfası İstanbul’un tarihi kokan, sadece çocukları değil yetişkinleri de kendine kayran bırakan bir kitap. Bu kitap, 2011’de resimleriyle IBBY Onur Listesi’ne seçildi ve tasarımıyla Yılın En iyi Resimli Kitabı ödülünü de aldı.

21827288_116904525654222_4407583112322613248_n

Doğayı, hayvanları en çok da kedileri seven illüstratörümüz “kediler” derken bile sesindeki şefkati duyuruyor bize, anlıyoruz ki Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Üç Kedi Bir Dilek” da çok özel Ayşe İnan Alican için.  Babasını çok küçük yaşta kaybeden ve çocukluğunu çoğunlukla annesi ile geçiren Alican için yine Sara Şahinkanat’ın yazdığı Annemin Çantası  resimlerini annesine ithaf ettiği için yine ayrı bir değer taşıyor.

 

21690428_116809025677836_1479612634289405952_n

Hikayede ya da resimde bir şeyler görüp, beceriye dönüştürebilenler için YKY’den çıkan Yağmur’un Rüyası… Birçoğunuz Filiz Özdem tarafından kaleme alınan bu öyküyü, Alican’ın kızı Yağmur’a ithafen resimlediğini düşünebilirsiniz. Ancak Alican bu hikayede kendi çocukluğunu da gördüğünü belirtiyor. Hayaller kurarak başka bir hayale ulaşmak. O başka hayal ile yeni bambaşka bir hayale kavuşmak. Acaba kurduğumuz hayaller bizi nereye getiriyor?

En son 2018’de çıkan Yapı Kredi Yayınları için resimlediği  Nazım Hikmet’in “Sarayda”  adlı masal kitabının her sayfası içinse çok heyecanlı Alican.  Her sayfasında durarak düşünerek, hakkını verebiliyor muyum diye düşünerek resimlediğini belirtiyor.

Ayşe İnan Alican, “başka bir iş yapıyor olsaydım onun da en iyisini yapmak için uğraşırdım, şansım sevdiğim işi yapıyor olmam”, diyor. Önüne gelen her projede seçici davranıp,  her görseli resmedebilme yeteneğine rağmen yapacağı işin kendisinde heyecan yaratması gerektiğini  belirtiyor. “Beni heyecanlandırıyor mu? İçim kıpır kıpır oluyor mu? Kalbim çarpıyor mu? İşte Alican’ın işine duyduğu sevgi bu soruların yanıtlarında saklı. En önemlisi de iş bittikten sonra, kimlere ve hangi hayallere dokunabildiği…  

Çocukların okudukları masal ya da hikayenin karakterine bağlı olarak, eğitici – öğretici resimler görmesi ya da estetik algısını geliştirerek hayal kurabilme becerisini geliştirebilmesi, Alican için mesleki tatmin teşkil ediyor.  Kendisini arayan annelerin görsellerdeki küçük ayrıntılarla (ağaçta bulunan küçük bir uğur böceği, masanın altında saklanan fare, karakterin elinde tuttuğu bir çiçek, dükkanın vitrininde bulunan bir arı gibi) çocukların bir sürü hayal ve hikaye kurduklarını söylemesi, 3 yıldır aynı kitabın bir çocuğun başucunda olması ve her açtığında farklı masallar kurabiliyor olması bu çizimlerin çocukların hayal gücünü geliştirebilmesine faydalı olduğunu bize gösteriyor.  Sıcak, yumuşak ve bakışların bizi, anneleri, çocukları etkilediği resimler ve sonrasında aynı tonda devam eden hayallerimiz…

Ayşe İnan Alican, bugün aynı zamanda Yeni Nesil Masallar atölyelerinde 4-6 yaş grubu çocukların okuma ve yazmaya hazırlıklı olmasını sağlayacak ve çocukların hayal güçlerini ve el becerilerini geliştirebilecek yaratıcı etkinlikler yapıyor. Bu tür etkinliklerin çocukların yaş gelişimi ve ihtiyaçlarını karşılamak en önemlisi de çocuklara büyüseler dahi unutamayacağı anılar yaşatmak için önemli olduğunu söylüyor çizerimiz. Her atölyede mutlaka en az 3 çocukla çok özel şeyler paylaşıyoruz. Eminim büyüseler de hatırlayacağı şeyler paylaşıyoruz” derken kendisinin de anaokulunda yaşadığı çoğu şeyi hatırladığını belirtiyor. “İlk sergim anaokulunda oldu. Annemi geometrik desenlerle ve fon kartonlarıyla yapmıştım. Öğretmen bayıldı ve panoya astı” diyerek kendi çocukluğunu hatırlıyor Alican.

Peki, Alican bu kadar beğenilen çizimlerini nasıl yapıyor?

ayseinan1

Alican sanatçı olarak bir kişiden ya da bir olaydan ilham aldığına inanmıyor.

Çocukluktan bu yana biriktirdiklerimiz” sayesinde hayal gücünün geliştiğine işaret ediyor. Ancak onun için asıl zorlu süreç çizim aşamasında başlıyor: “Öyküyü ilk okuduğumda zihnimde bir dolu resim canlanıyor. Storyboard ve karakter tasarım aşamaları birlikte ilerliyor. Bir bütün olarak şekillenmeleri sancılı, olmayacak duygusuyla ilerleyen bir süreç  diyor. Günlerce süren seçim ve sayfalarca süren çizim sırasında etkilenmemek adına yazar ile iletişime geçmiyorMetindeki duyguyu ön planda tutarak defalarca çizim yaptıktan sonra ise “karakterlerden birisinin bakışıyla, minik çizgi hareketlerinin bazen tesadüfle birleşmesiyle” Alican çocukların hayallerini yıllarca süsleyecek çizimlere karar kılmış oluyor.

Bu alanda çalışmayı düşünen adaylara Alican, sanatın her alanını takip etmelerini önererek bunun onları geliştireceğini ve besleyeceğini belirtiyor. Sergi, resim,  müzik,  konser,  tiyatro,  sinema, kitaplar,  görsel dünya ve  edebiyattan söz ediyor tabii ki…

Bir nesneyi çizmenin nesneye bakmakla fark edilmeyen ayrıntılarını fark ettireceğine inanıyor Alican.  “Çizerek görmeyi, gördükçe çizmeyi öğreniyorsunuz bu yüzden herşeyi çizin” diyor bu alanda ilerlemek isteyenlere… Kendisi de onu Ayşe İnan Alican yapan karakteristik üslubunu böyle yakalamış. “Kitaplar için kurt gözleri çizerken çizdiğim çocuk gözleri de değişti. Onları incelerken, daha yuvarlak gözler çizmeye başladım. Hayvan ve çocuk gözlerine yakından bakarken o bakış çok etkili. O bakış muhteşem! Onu yakalayınca çizimlerim değişti biraz. Bunu neden daha önce yapmadım diyorum.” diyor.

21690011_518572315151822_5639247061275639808_n

 

Alican’ın kendisinin de örnek aldığı pek çok ustası var elbette. “Anlattıklarında masalsı bir yan vardır. Baktıkça başka şeyler almışımdır” dediği Semih Balcıoğlu, Abidin Dino, Ergin İnan, Bedri Rahmi Eyüboğlu çizerimizin beğendiği sanatçılar arasında başta geliyor. Fethiye’de çiftlik evinde yaşayan Ferit Avcı ve kendi atölyesinde çizimler yapan Feridun Oral ise illüstratörümüzün hayranlık derecesinde beğendiği çizerlerden.

1994 yılında çocuk kitapları alanındaki ilk çalışmalarına başlayan Ayşe İnan Alican, geçen 23 yıllık sürenin ardından pek çok kişinin çocuk kitabı yazmayı ya da resimlemeyi arzu ettiğini belirtiyor. “Özellikle son 10 yılda Türkiye’de bu alanda daha fazla şey yapılmaya başlandı, illüstrasyon üzerine iletişim fakültelerinde bir çok ders açıldı”diyen Alican’a göre gelişmekte olan bu alanda yapılması gereken daha bir çok şey var. Bu alanda uzmanlaşmayı düşünen birçok yetenekli ve becerili illüstratör/çizer/grafikeri ekonomik nedenler de caydırmakta. Ancak, Alican gibi pek çok değerli sanatçı hayallerinin işini yaparak çocukların hayallerini süslemeyi sürdürecek.

Çocukların gelişimi için önemli bir yere sahip olan resimli çocuk kitaplarının ve bu alanda çok emeği geçen  başta Ayşe İnan Alican olmak üzere tüm değerli çizerlerimizin çok fazla emek, zaman ve sabır harcayarak bu işe gönül verdiğini bilincine ulaşalım.

Ayşe İnan Alican kimdir?

Ayşe İnan Alican 1972 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Hacettepe Üniversitesi Güzel  Sanatlar Fakültesi Grafik Ana Sanat Dalı’ndan 1994 yılında mezun oldu. Şu an bağımsız olarak yaptığı çocuk kitabı resimlemeleriyle çalışmalarına devam ediyor.

Ayrıntılı bilgi için Ayşe İnan Alican http://www.cizeriz.biz/portfoyo.php

Fotoğraflar Ayşe İnan Alican’ın Instagram sayfasından alınmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.