İki Nesil Bir Arada: Annemin Mutfağından Aile Tarifleri

Zeynep Oktay / Blog: Yeni Nesil Mutfak / COMD 357 Multimedia Journalism İlkbahar 2020-21 Final Projesi

Sevgili Yeni Nesil Mutfak takipçileri, hepinize yeniden merhaba!
Bu blogdaki ilk yazımda sizlere yemeğin ve kalabalık sofraların benim için anlamını anlatırken “Çocukluğumdan beri hatırladığım en mutlu anılarım hep bir sofranın etrafındaydı” demiştim. (Eğer okumadıysanız buraya tıklayarak ilk blog yazıma ulaşabilirsiniz 🙂 Bugün çocukluğumdan beri oturduğum en güzel sofraların mimarı olan annemle, evimizin mutfağından sizlerle buluşuyorum.  

Annemle beraber sizler için Elazığ mutfağına ait iki yemek olan Harput Köfte ve Sırın’ı yaptık. Tarife geçmeden önce size biraz ailemden ve Elazığ kültüründen ve insanından bahsetmek istiyorum.  Ben Ankara’da doğsam da birbiriyle çok iç içe bir aile olmamız sebebiyle Elazığ kültürünü ve yemeklerini çok iyi tanıyarak büyüdüm.   Annemin ailesi Osmanlı döneminde saraydaki çalışmaları sebebiyle günümüz Elazığ bölgesinden verilen topraklarla ödüllendirilmişler. Daha sonrasında İstanbul’dan bu topraklara göçerek yaşamlarına burada devam etmişler.  Elazığ yerleşik halkı sosyo-kültürel olarak diğer doğu illerine göre daha gelişmiş bir toplum olma özelliğini taşımakta. Bu gelişmişlikteki en önemli etmenlerden biri işgal döneminin etkisiyle beraber açılan ve varlığını cumhuriyetin ilanından sonra da devam ettiren Fransız ve İngiliz okulları. Bizim ailemizde olduğu gibi toprak sahibi olan çoğu ailenin çocukları o dönemlerde bu yabancı okullarda eğitim aldıkları için yerleşik ailelerin eğitim düzeylerinin o dönemde diğer doğu illerine oranla daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Hem eğitim düzeyinden oluşan farklılık hem de yerleşik hayata çok erken geçilmesi Elazığ insanını diğer doğu yörelerinin halkından farklı kılar. Bunun yanı sıra bölgenin geçmişte pek çok farklı kültürden insana ev sahipliği yapması sebebiyle toplumda çok kültürlü bir yapı vardır. 

“gakkoşlar diyarı”

Her yörenin nasıl halk arasında birbirine özel bir seslenme şekli var ise Elazığ yerlileri de birbirlerine “gakkoş” diye seslenirler. Bu kelime Elazığ ağızında kardeş, ağabey anlamına gelmekte. Elazığlılar memleketlilerine bu şekilde hitap etmeyi çok severler. Aslında bunun özünde sıcakkanlı ve samimi insanlar olmaları yatıyor.  

Doğu yemekleri dendiğinde akla önce Diyarbakır, Urfa, Hatay gibi mutfakları zengin olan iller gelse de aslında Elazığ’da hem çeşit hem de lezzet olarak azımsanamayacak  bir mutfağa sahip. Patile, sırın, peynirli ekmek, orcik,  gömme, dolanger ve ekmek tatlısı gibi lezzetlere sahip olan bu mutfağın tarihi Harput kökenli.  

Bugün sizlerle bu lezzetlerden ikisi olan Sırın ve Harput Köfte yemeklerinin aile yadigarı tariflerini paylaşıyorum. 

Aile tarifleri pek çoğumuz için sadece lezzetli bir yemek olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. Bu iki tarifin de yeri benim için kaç yaşına gelirsem geleyim hep çok ayrı olacak. Harput köfte tadını hatırladığım ilk yemeklerden biri. Bu yemeği ilk kez henüz 3 yaşındayken anneannemin elinden yemiştim ve bu yemek onun elinden yediğim son yemek oldu. Hepimiz hayatlarımızda pek çok zorluk yaşıyoruz ve biliyorum ki hiçbirimizin hayatı kristal kulelerde pamuk şeker tadında geçmiyor. Anneannem 2002 yılında geçirdiği çeşitli sağlık sorunlarından sonra hayatının sonuna kadar yatağa bağlı olarak yaşamak zorunda kaldı. Bu süreç herkes için olacağı gibi ben ve ailem için de yıpratıcı ve üzüntülü bir süreçti. Fakat yaşadığımız bir takım üzücü olaylar aslında kimi zaman bizi birbirimize daha çok yakınlaştırıyor, birbirimizden destek alarak hayatımıza devam etmemizi sağlıyor. En azından bu bizim ailemizde böyle oldu. Anneannem artık evinden çıkamadığı için ömrünün sonuna kadar memleketinin yemekleri onun evinde yapıldı, çok sevdiği kalabalık sofralar her cumartesi günü onun evinde kuruldu. İşte ben de çocukluğumu o evde, Elazığ yemekleri ve kültürüyle büyüyerek geçirdim.  Buradaki ilk yazımda bahsettiğim gibi, mutlu anlarımın çoğu sevdiklerimle bir sofranın etrafında geçti. Şimdi düşünüyorum da, belki de eski tarifleri yeniden yaşatmak istememin amacı, bu blogu ortaya çıkaran düşünce, şimdi en azından fiziki olarak yanımda olamayacağını bildiğim o insanı ve onun yanında geçen güzel anlarımı yeniden yaşamak istememdi. ​


Yolculuğumda yanımda olduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Artık biliyorum ki bir yemeği sevmemizi sağlayan tek özellik yemeğin lezzeti değil, yanımızdakiler ve bizde bıraktığı izler…Umarım her zaman güzel yemekler sizi ve sevdiklerinizi benim için olduğu gibi en kötü anlarınızda bile bir araya toplar.  Veda ederken  sizi benim için çok değerli bu iki tarifle baş başa bırakıyorum…. Kendinize iyi bakın ve şimdiden afiyet olsun!

Harput Köfte

Malzemeler: – 800 gr kıyma – 2 yeşil kıl biber – 1 orta boy soğan – 1/4 demet maydonoz – 1sb bulgur (köftelik) – 2 yk biber salçası – 2çk kişniş – 2çk pul biber – 2çk kimyon – 1 tk kuru reyhan Sosu için: – 2 yk tereyağı – 1tk tuz – 1 yk biber salçası – 1 yk domates salçası

Rondodan geçirdiğimiz biber, soğan ve maydonozu bir karıştırma kabında önceden ıslattığımız bulgur, salça ve baharatlarla birleştirerek 15 dakika yoğuruyoruz. Kıymayı ekleyerek yoğurmaya devam ediyoruz. Bulgur karışımı ve kıyma birbirini tutan bir kıvama geldiğinde köfte harcına ufak yuvarlaklar halinde şekil veriyoruz. Şekil verme işlemi bittikten sonra bir tencerede sosu hazırlıyoruz. Biber ve domates salçasını tereyağında kokusu çıkana kadar kavurduktan sonra üstüne tencerenin 3/4’ü oranında sıca su ekliyoruz. Sosumuz kaynadıktan sonra köfteleri yavaşça içine atarak 20-25 dakika karıştırmadan pişiriyoruz. 

Sırın

Malzemeler: – 3 tam pişmiş yufka – 3 su bardağı (600ml) yoğurt – 4 diş sarımsak Sosu için: – 2 yk tereyağı – 2yk domates-biber karışık salça – 1tk kuru nane

Yufkaları teker teker rulo halinde sardıktan sonra 3 parmak kalınlığında olacak şekilde kesiyoruz. Kestiğimiz yufkaları servis kabımızın içine düzgün bir şekilde yan yana yerleştiriyoruz. Sarımsakları eziyoruz ve yoğurtla karıştırıyoruz. Hazırladığımız sarımsaklı yoğurdu yufkaların üstüne eşit gelecek şekilde döküyoruz. Sosu için bir tavada salçayı kokusu çıkana kadar tereyağında kavurduktan sonra üzerine kuru nane ekliyoruz. Sosu beş dakika kadar daha kavurduktan sonra yoğurtlu yufkaların üstüne döküyoruz. Sosu döktükten sonra beklemeden sıcak bir şekilde servis ediyoruz.