Hastasıyız: Franco Burger
Burak Havzalı, 12/10/2015
Ayhan Sicimoğlu… Pek çoğumuzun da bildiği gibi kendisi hem müzisyen, hem radyocu, hem iş adamı hem de dünyayı dolaşan çok yönlü bir insan. En kötü ihtimalle televizyonda yayınlanan gezi-kültür programlarını görmüşsünüzdür Ayhan Sicimoğlu’nun. Kendisini izlerken oldukça keyif alıyorum özellikle şu meşhur repliğini duyduğumda: “Hastasıyız!”. Eğer ki tadına baktığı şey hoşuna gittiyse kendisine has bir söylemle bu repliği duyuyoruz sıklıkla. Bu sebeple ben de, birazdan dinleyeceğiniz röportajımız için isim olarak hem uygun bir başlık olabileceğini düşündüğümden hem de hamburgere olan tutkumu ancak bu şekilde ifade edebildiğimden bunu seçtim. Evet hamburgerin hastasıyım!
Fast Food, gerek mecburiyetten gerekse pek çoğumuzun damak tadına hitap etmesinden dolayı genellikle koşuşturmalı geçen günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Fast Food denilince akla ilk gelenler tabii ki müthiş üçlümüz olan hamburger-patates kızartması-kola veya herhangi bir asitli içecek. Peki düzenli olarak tükettiğimiz hamburgerlerin yapımını, bu işin mutfağını hiç merak ettiniz mi? Aklınıza ilk olarak “Adı üstünde fast food hazır köfteleri alıp kızartıyorlardır, patates desen zaten dondurulmuş ürünler kullanılıyor, ekmeği de bakkaldan alıyorlardır.” gibi bir düşünce gelebilir, ama işte tam da bu noktada Franco Burger’ın sizin bu düşüncelerinizi değiştirebileceğine inanıyorum. Franco Burger’ın hikayesini bir de Bilkent Çamlık Sitesi şubesi sahibi Barış Bey’den dinleyelim: