Listeledik: Kızılay’da Görmeniz Gereken 4 Cadde

Listeledik: Kızılay’da Görmeniz Gereken 4 Cadde

Deniz Seçgin / Blog: Sokak Sokak Kızılay / 06/09/2016

Kızılay… Yaşlı Ankara’nın büyük göbeği… Hemen her şeyi bulabileceğin bu merkezde belki de bulunacak en son şey park yeridir. O yüzden toplu taşımayı kullanmadan gelmek oldukça zordur buraya. Zaten arabayla girilirse eğer bu civarlara, bırakın Kızılay Meydanı’nı ona 200 metreden daha yakın olan Meşrutiyet Caddesi’ne gelmeden soğursun bu yerden. Ankara’nın İstanbul’a en çok benzeyen yeri sanırım bu konuda da. Trafik sabaha karşı olmadı mı bitmez. İstanbul demişken, buraya İstanbul’un Taksim’i desek yeridir. Metrodan, otobüsten veya dolmuştan indiniz diyelim, yanlış inmediyseniz muhtemelen Güvenpark’tasınız. Burada sizi karşılayan ilk şey, karşıdan karşıya geçmeye çalışan inanılmaz bir insan kalabalığı… Adım atacak yer bulamazken o arbede içinde siz de bir anda kendinizi Karanfil Sokak’ta bulabilirsiniz. Buluşma noktası Dost Kitabevi, dönerciler veya sokak işportacılarını gördüyseniz bilin ki Karanfil’desiniz. Ha yok bunlardan hiç birini göremediyseniz, muhtemelen Sakarya Caddesin’desiniz. Balıkçılar, türkü barlar ve çiçekçilerin yanındaysınız, evet Ankara’nın Sakarya’sındasınız. Bunların yanında İzmir Caddesi ve Yüksel Caddesi de birazdan uğrayacağınız yerlerden. Kısacası her şeyi ve her insanı bir arada görebileceğiniz bu semt, Ankara’nın vazgeçilmezlerinden. Hatta Ankara’da değilken Ankaralı olduğunuzu söylerseniz, size muhtemelen ‘abi ben Kızılay hariç Ankara’yı pek bilmem’ cevabını vereceklerdir. Peki, diyelim geldiniz Kızılay’a.. Hangi caddeleri görmeniz lazım? Gelin Kızılay’da görmeniz gereken dört caddeyi tanıyalım!

1- Karanfil Sokak


Ankara’nın yürümesi en zor yeridir belki de. Onca insanın içinde kimseye çarpmadan yürümek bir başarıdır burda. Mendilcisinden çiçekcisine, kitapçısından saatçisine birçok şeyin sokakta satıldığı bu sokak Kızılay’ın en işlek caddelerinden. Hatta Taksim ve Kızılay benzetmesinden yola çıkarsak buraya da Kızılay’ın İstiklal Caddesi denilebilir. Aynı zamanda en çok kullanılan buluşma noktalarından Dost Kitabevi’ne de ev sahipliği yapar bu sokak. Bir diğer buluşma noktası da Karanfil ile Konur Sokağı birbirine bağlayan, resimde gördüğünüz İnsan Hakları Heykeli. Metin Yurdanur tarafından 1990 yılında yapılan bu heykel de, o günlerden bugüne değer kaybetmemiş bir yapıt olarak gelmekte. Neyse konuya geri dönelim. Karanfil’e geldiniz arkadaşınızı bekliyorsunuz. Ne yapmak lazım? Aslında bu iki yerden uzaklaşmaya gerek yok. Zaten kulağınızı verirseniz sokak müzisyenlerini de duyacaksınız. Ha yok şansınıza kimsecikler bir şeyler çalmıyor o zaman metro çıkışından yukarı doğru merdivenlerden çıkın, arada sırada buraya uğrayan kızıl derililerin yaptıkları şovun tadını çıkartın. Ya da bulamadıysanız gösteriyi, gidin Hatice teyzeyle tanışın. Oralarda biraz göz gezdirin, zaten hava çok sıcak veya soğuk değilse gözünüze bir teyze ilişecektir. Hah işte o Hatice Teyze… 20 senedir burada çoraplar, mendiller sattığını söyler durur her müşterisine. Okuttuğu çocuklarından veya vefat eden eşinden bahsetmez ama. “Karanfil benim artık.” der etrafta ve sonunda sizi ikna eder bir şeyleri satın almaya. Tüm bunların yanında halkın büyük çoğunluğu, Karanfil Sokak’ın bir değişim içinde olduğunu düşünmekte. Özellikle sokakta dağıtılan devrim broşürleri ve özgürlükler adına toplanılmaya çalışılan imza hareketleri sonucu insanlar bu sokakta devrimci gençlerin çoğaldığına inanmakta. Bu da kimi kesimler tarafından yadırgandığından sokakta yavaş yavaş bir insan değişimi var. Sokağın nüfusu gençleşmekteymiş. Bakalım bu süreç daha da devam edecek mi? 

2- İzmir Caddesi


Bir İzmirlinin en çok merak edeceği Kızılay caddesi de burasıdır herhalde. Yine de çok sevinmeyin İzmirliler, memleketinize hasret kaldıysanız burası sizin için çok da doğru bir yer değil. Ha adına neden İzmir konmuş o zaman derseniz, caddenin tam merkezine konumlanmış yaklaşık otuz senelik Vinka Büfe’ye sorabilirsiniz gerçeği.  İsmet ağabeye göre:” Buranın adının çok önceleri yerleşen İzmirliler tarafından konulmuş diye anlatırlardı bana. Gerçi kaç sene geçmiş, kim bilir?”. Ee o da genç, sadece kendisine anlatanları aktarıyor. Yani biraz muamma aslına bakarsınız adı. Yine de ufaktan İzmir’i hatırlatmak istiyor gibi büfe. Tam karşısında büyük bir Simitçi Dünyası varken onlar simitleri ille de ‘gevrek’ olarak satıyor. Bence tam da bir İzmirlinin duymak isteyeceği türden. Bunların yanında eskiden bu cadde güvercinleriyle meşhurmuş. Hatta bazı batıl inançlı insanlar buraya girip üstlerine kuşlar pislesinler diye beklerlermiş. Tabii bu işin şakası ama hala oldukça çok Milli Piyango satıcısını görebilirsiniz burada. Yani bir nevi şans caddesi burası Ankaralılar için.. 

3- Sakarya Caddesi


Ankara’nın en değişik caddelerinden biri olmaya aday Sakarya Caddesi. İzmir Caddesi’nden buraya ilk adımınızı attığınızda balıkçılar çıkar karşınıza. Hatta Ankara’nın en ünlü sokak balıkçılarını görürsünüz burada. ‘Ankara’da balık mı yenir canım?’. Yenir efendim yenir. Kıyı şeridinde olmayan şehirlerimz için de günde en fazla balık ticareti yapan şehir başkentmiş. Ee balıklar da taze taze.. Ha diyelim Karanfil’den buraya indiniz, sağa sola yayılmış çiçekçi dükkanları ve benim çok da sevmediğim çiçek kokuları eşliğinde Sakarya Caddesi’nin merkezine inersiniz. Caddenin devamında fast-foodçular da mevcuttur. Yalnız Sakarya’yı Sakarya yapan belki de en önemli özelliği yanyana apartmanlarda birikmiş rock veya türkü barların altlı üstlü katlarda bir arada olması. İşte bu bağlamda öğrencileri ve ağır abileri kol kola görmeniz oldukça olası.. Kol kola dedim, çünkü burada o tür gruplaşmalara çok da fazla izin verilmez. Nedenini bilmiyorum bunun, belki de sadece içtendir insanı.. Belki bir gün siz de gider Lost Pub’da dertlerinize içerken ODTÜ’lü gitarist Taylan’ın ısmarladığı tekilalarla kendinizden geçersiniz. Geçin de, gidin de.. Sakarya’nın kapıları herkese açık… 

4- Yüksel Caddesi

Kızılay’ın en önemli 3 caddesinden Karanfil, Konur ve Selanik’in kesiştiği bu cadde bölgenin en isyankar caddesi olarak bilinir. Ne zaman bir protesto olsa, insanlar burada toplanıp yürüyüşlerine başlamayı tercih ederler. En önemli özelliğiyse bence gece pazarıdır. Günün 23. saatinden sonra burada çoraptan eskimiş plaklara kadar her şeyi bulabileceğiniz bir gece pazarı kurulur. Ha, bununla da bitmez. Pazarda seyyar kokoreççilerin kokuları eşliğinde gezerken bir yandan da kurulan çay ocaklarından aldığınız çayı yudumlayabilirsiniz. Ee kim istemez elinde sıcak bir çayla gece pazarında alıcı taklidi yapmayı? Eksik bir şey kalmış gibi bu gezinti esnasında… Sanırım o da müzik.. Genelde bağlama çalan sokak sanatçılarına ev sahipliği yapan bu caddede gecenin o saatlerinde adeta bir cümbüş yaşanır. Mutlaka uğranması gerektiğini düşündüğüm bu renkli yerde yapmamanızı önerdiğim tek şeyse sanırım bir anda gaza gelip piercing taktırmamanız. Çünkü kafanızı her kaldırdığınızda piercingçileri veya kulak delen küpecileri, bunun yanında da onlara kendilerini emanet eden, genelde genç arkadaşları görürsünüz. Bir gün arkadaşımın bir anda aldığı kararla, steril olmayan bir ortamda taktırdığı küpeyi ve sonrasında yaşadıklarını bir ben bir o bilir. Aman dikkat!