Ankara’da Art & Dine’ı Aynı Yerde Bulabileceğiniz Adres: Bilkent
Merhaba sanat ve yemek severler!
Nasılsınız? Sizleri hem sanat galerisine hem de güzel yemek yiyeceğinizi bir adrese götürmeyeli uzun zaman olmuştu. Beklediğiniz için öncelikle çok teşekkür ederim! Bu hafta sizi yormak istemedim o yüzden birbirine çok yakın 2 adres seçtim. İkisi de Bilkent Üniversitesi’nde tek farkları biri Merkez Kampüs’te, diğeri de Doğu Kampüs’te. Hazırsanız başlayalım o zaman; BİLKENT ÜNİVERSİTESİ MERKEZ KAMPÜS KÜTÜPHANESİ SANAT GALERİSİ:Bilkent Üniversitesi Merkez Kampüs Kütüphanesi’nin -1. katında çoğu zaman, farklı sanatçıların uzun süre boyunca duran (çoğu zaman 5 hafta) sanat galerilerine rastlayabilirsiniz. Bu hafta Güney Kore’li Kim Yong Moon’un seramik ve mürekkep boyama sergisi vardı.
İçeri girdiğinizde boydan boya Kim Yong Moon’un resimleriyle dolu olan sanat sergisinde seramikten yapılmış eserlerini de cam koruma altında görebilirsiniz.
Yabancıların da gelmesi ihtimalinden dolayı özgeçmişinin İngilizce hali de bulunuyor.
Kapıdan girer girmez hemen sağ tarafta Kim Yong Moon’un özgeçmişini bulabilirsiniz.
Kim Yong Moon’un eserlerini incelerken çok beğendiğim ve buğday tarlasında rüzgarlı bir akşamı anımsatan bu eserin yakından çekilmiş halini sizlerle de paylaşmak istedim.
Her köşede farklı bir tat veren resimlerini uzun süre inceleyebilir ve farklı yorumlar çıkarabilirsiniz.
Mürekkepten yapılan ve bana “Hayat Ağacı” nı andıran bu eser, ziyaretçilerin de ilgisini oldukça çekiyor.
Uzaktan mürekkep ile yapılmış gibi duran bu eserlere aslında yakından baktığınızda, kağıdın üzerine kumaş dokusunun eklendiğini görebilirsiniz.
Mürekkep eserlerinin arasında seramikten yapılmış eserlerine de rastlayabilirsiniz.
Seramik eserlerini yakından incelediğinizde ise hepsinin üzerinde tek tek çalışıldığını ve emek harcandığını kolaylıkla fark edebilirsiniz.
BİLKENT DOĞU KAMPÜS’TE BULUNAN, TURİZM OTELCİLİK BİNASI’NDAKİ UYGULAMA RESTORANI: LE PIMENT ROUGEUygulama restoranı deyince belki gözünüz korkabilir ve uygulama restoranı olduğu için belki yeterince iyi değillerdir diye kafanızda şüphe uyanabilir. Ancak tam aksine Bilkent’in saklı kalmış hazinelerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Bir kez gittikten sonra ayaklarınızı yerden kesen bir hizmet ve eşsiz bir yemek ziyafeti ile 5 üzerinden 5 alan bir yer: “Le Piment Rouge”.
Eğer Le Piment Rouge’da yemek yemek istiyorsanız, sabahları 8.40 dan sonra (0312) 290 50 29 u arayarak randevunuzu alabilirsiniz. Her hafta farklı bir dünya mutfağı işlenen Le Piment Rouge için rezervasyonlar 2 haftadan önce doluyor, o yüzden randevunuzu hemen almanızı tavsiye ediyorum!
İçeri girdiğinizde diğer restoranlara kıyasla daha farklı bir ambians ile karşılaşıyorsunuz. Kırmızı halı ve tahta döşemeleri ile sizi eski zamanlara götüren Le Piment Rouge’da evinizdeki gibi sıcak ve tanıdık bir ortam hissediyorsunuz. Ben buraya ailemle gelmeyi tercih ettim, siz de ailenize süpriz yapmak istiyor ve onları sıcak bir mekanda güzel bir yemeğe çıkartmak istiyorsanız Le Piment Rouge sizler için ideal bir yer.
Duvarlarının hemen hemen hepsinde mezun öğrencilere ve bu öğrencilerin yaptıkları yemeklerin resimlerine rastlamanız mümkün. İçeride aynı zamanda gitme ihtiyacı duyanlar için lavabo da bulunuyor.
Yapılan rezervasyon sayısına göre içeri girdiğinizde masanızı hazır buluyorsunuz. Eğer yemeğinizin yanında bir şeyler içmek isterseniz de, içeride bir adet bar bulunuyor. Çay,kahve,soda ve alkolsüz içecekler bulunduran barda, sipariş verdiğiniz her içecek gözünüzün önünde hazırlanıyor.
Masaya oturduğunuz andan itibaren ikramlar gelmeye başlıyor. İkramlar da aslında o hafta hangi dünya mutfağının menüsü varsa ona göre geliyor. Benim gittiğim hafta “Kafkas ve Orta Asya” mutfağı vardı. O yüzden ikramlarımız zeytinyağı ve ekmekti.
Menüye baktığınızda sırasıyla “Appetizer, Main Course, Dessert” görüyorsunuz. Türkçe’ye çevirecek olursak sırasıyla; “Başlangıç, Ana Yemek, Tatlı” olan menüden istediğiniz bir yemeği seçiyorsunuz ve siparişleriniz hazıranmaya başlanıyor.
Yemeğinizin yanında bir şeyler içmek isterseniz diye insanı hayrete düşürecek kadar ucuz olan içecek listesi fiyatlarını da buraya bırakıyorum.
Başlangıç olan”Hıngel” geleneksel olarak haşlanmış mantı. Yoğurt ve tereyağı sosu ile getiriliyor. Bizim bildiğimiz minik mantılardan görünüş olarak biraz farklı olsa da tat olarak aynı denilebilir.
Başlangıç menüsündeki ikinci seçenek olan Mangal Salatası’nın içinde ise, soğanla beraber ızgara edilmiş sebzeler, sarımsak ve acı biber vardı.
Ana yemekler gelmeden önce iki tane içecek siparişi verdik. Solda gördüğünüz “Mojito” ve sağdaki ise “Arancia Oscura”. İkisi de birbirinden lezzetli, ama benim kişisel favorimi sorarsanız Mojito derim.
Yukarıda gördüğünüz ana yemek “Toyuq Levengi”. İçinde; içi cevizle doldurulmuş tavuk, soğan ve kurutulmuş meyveler vardı. Tadı da sunumu kadar lezzetliydi.
İkinci ana yemek ise “Uzbek Plov” olan ve Türkçe’ye “Özbek Pilavı” olarak geçen geleneksel Orta Asya yemeği. İçinde kuzu eti ve havuç var. Yanında ise geleneksel domates salatası ile servis ediliyor.
Ve en son tatlı olarak da “Halvaitar” dedikleri ve Türkçe’de “Un Helvası” olarak bildiğimiz ortak bir yemek geldi. Geleneksel Tacikstan un helvasından yapılan bu tatlı dondurma ile servis edildi. Bu güzel lezzetin yanında ağzım kuru kalmasın diye bir tane de Cappuccino alarak yemeğimi sonlandırdım.
Yukarıdaki resimde ben,ablam, annem ve babamlayım. Eğer siz de ailenize süpriz yapıp güzel bir öğle yemeği ziyafeti çekmek isterseniz, Le Piment Rouge sizler için burada ve okul dönemi içinde hizmet vermeye devam ediyor.
|