3 Mayıs 2016 Pınar Nazlı Taş, Ebru AkaytarSamanpazarı’nın günlük telaşı içinde fark edilmemesine imkân olmayan, önünden geçerken biraz tarih biraz da ilaç kokan, Dermancı Eczanesi’nden başkası değil tabiî ki. Aynı eski eczaneler gibi ahşap sıra sıra dolapları, arka tarafında laboratuarı ve güler yüzlü çalışanları ile Ankara Kalesine çıkan Arnavut kaldırım yokuşta tam tamına 70 yıldır dertlere derman oluyor. İçeri adımınızı atar atmaz ilk dikkatinizi çeken genç yaşlı demeden derman bekleyen hastaların oluşturduğu uzun sıra. Bir umutla Derman Dede’yi bekleyen hastalar yalnızca Ankara’dan değil, çevre illerden de geliyorlar. Bizde merak edip, biraz tarihi koklamak biraz da eczacılığı Derman Dede’den dinleyelim istedik ve Niyaz Dermancı ile bir röportaj yaptık.Niyaz Dermancı kimdir?
Niyaz Dermancı 1927 senesinde İstanbul’un Çatalca semtinde Eczacı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesi aslen Selanik göçmeni olan Dermancı 10 yaşında iken babasının tayini nedeni ile Ankara’ya yerleşti. “Dermancı” soyadı, askerlik döneminde Kerkük, Yemen gibi yerlerde de görev yapan baba Nazmi Bey’e, Soyadı Kanunu çıkınca, mesleğinden ötürü verilmiş.
Lise eğitimini Ankara Atatürk Lisesinde 1945 yılında tamamlayan Niyaz Dermancı, bir sene sonra tıbbiye girdi. Ancak Derman Dede babası, gibi eczacı olmayı hayal ediyordu… Bunun üzerine her sene Eczacılık fakültesine geçiş yapmak için başvurularda bulundu. 1953 yılında tıbbiyeyi cildiye uzmanlığı ile bitirdi. Aynı sene Eczacılık fakültesinin 2. Sınıfına kabul edilen Niyaz Dermancı 1956 yılında eczacılık diplomasını eline aldı. 1960 yılında Başkent Eczanesi’nin sahibi Ekrem Bey’in kızı kimya yüksek mühendisi Aynur Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden iki oğlu oldu. İki oğlu da kendi isteği ile Eczacı olan Derman Dedenin 3 torunu da eczacı olmak istediğini söylüyor.
Cilt konusunda uzman olan ve kendi ilaçlarını da üreten Dermancı, 7 ilacın ruhsatına sahip. “Hayvan ve Ziraat ilaçları bizden sorulurdu”
O yıllarda hasta kitlesi yalnızca Ankara’nın merkezinden insanlar değil aynı zamanda köylerden gelen insanlar olduğunu söylüyor. Bu sebepten veteriner ihtiyaçları ve ziraat ilaçları için de ilaç yaptığın söylüyor.
Yıllara meydan okuyan derman dede 90. yaşını kutladı!
Babasından 1956 yılında devraldığı eczanesinde 70 yıldır dertlere derman bulan Niyaz Dermancı 3 Mayıs Salı günü 90. Doğum gününü esnaf ve sevenleri ile bir bayram havasında kutladı.
Eczacılığı Bir de Derman Dede’den Dinleyin;
“O yıllarda tahdit uygulaması vardı; nüfusa göre eczane açılabiliyordu. Eczane açmak için sıraya giriliyor, kent nüfuslarına 10 bin kişi eklendiğinde bir eczane açılmasına izin veriliyordu. Bu sıra da sizin dilediğiniz ilde değil, Türkiye’nin neresi uygunsa oraya göre gerçekleşiyordu.
Dermancı’nın babasından devraldığı eczane Ankara’nın 8. Eczanesi olma özelliğini taşıyor. O dönemlerde eczacılık mesleğinin kıymet gördüğünü belirten Niyaz Dermancı, o dönemi ve zorlukları şu sözlerle anlatıyor; “Eczacılar hammaddeleri bulup doktorların yazmış oldukları formülleri eczanelerindeki laboratuvarlarda yapıyordu” Derman Dede’nin eczanesinde ise bu durum hala geçerli.
Eczacıbaşı firmasının o dönemde de var olduğunu söyleyen Derman dede, ilaçların sınırlı olarak üretildiğini sözlerine ekliyor. Eczane çalışanlarının önemini vurgulayan Derman Dede, o zamanlar kalfaların çoğunun Yahudi olduğunu ve ilaçların mali işlerinin onlara ait olduğunu söylüyor. “Biz hammaddelerin ne kadar olduğunu bilmezdik, kalfalar bilirdi” diyor.
En büyük zorluğun hammadde bulmak olduğunu söyleyen Derman Dede, hammaddeler İstanbul’dan başka yerde bulunmazdı diyor. “Penisilinin bulunduğu dönemde oldukça zorlandım” diyen Dermancı, dönemin illet hastalığı zatürrenin, tek ilacının penisilin olduğunu belirtiyor ancak bu ilacın her üç saatte bir hastaların evlerine giderek uygulandığını söylüyor.
“Röntgen banyo solüsyonu ürettiğim zamanlar iyi para kazandım”
Askeri hastaneler ve devlet hastanelerine röntgen banyo ilaçlarını yapıp sattığını ve o dönem bunları yapabilenlerin az olduğunu söyleyen Derman dede, bunun maddi olarak iyi getirisi olduğunun belirtti.“Ruhsatını aldığım yedi ilaç var”
Meslek hayatının başından itibaren yeni yedi ilaç yaptığını ve bunların ruhsatının olduğunu söylüyor. Dermancı kimliğinin yardımı ile hastalara hem eczacı hem de doktor oluyor. Derman Dede’den her gün derman bulmaya gelenlerin sayısı 10’dan fazla aynı doktor muayenehanesi gibi hastalar randevu alıp sıraya giriyorlar.“İlaç Fabrikası kurmak istedim”
Hayatı boyunca bir ilaç fabrikası kurmayı isteyen Derman Dede, bu hayalini ne yazık ki gerçekleştirememiş sebebi ise Ankara’ya duyduğu aşk. Finansal olarak gücünün yettiğini ancak hammadde ihtiyaçlarının karşılanması, İstanbul üzerinden olması nedeni ile bu hayalini gerçekleştirememiştir.
“İlk Arabam 1958 Model Chevrolet”
Özel hayatından konuşmaktan çekinmeyen Derman Dede ilk arabasının 1958 model bir Chevrolet olduğunu söylüyor. Konu araba sevdasından açılmışken sevdadan çektiklerini anlatıyor. Eşi Aynur Hanım ile evlenirken eczacı kimliğinin karşısına bir engel olarak konduğunu söylüyor. Kayınpederi Eczacı Ekrem Bey, mesleğin hürmetli ama bir o kadar da zor bir meslek olduğunu ve kızının bir eczacı ile evlenmesinden hoşnut olmayacağını söylemiş o dönemler. Ancak Aynur Hanım’a duyduğu aşk onu bu evlilik sevdasından vazgeçirmemiş.“Dinç oluşumu spora borçluyum”
Niyaz Dermancı, fakülte yıllarında başlamış olduğu atletizm sporuna ilerleyen yıllarda düzenli yürüyüşler ile devam etmiştir. Her zaman erken kalktığını ve düzenli beslendiğini söyleyen Derman Dede’nin gençlere en büyük tavsiyesi Spor yapın!Röportajımızı sonlandırırken şans eseri Niyaz bey’in telefonu çalıyor arayan Ankara Eczacı Odasından bir eczacı, konuşmanın seyrinden anladığımız kadarı ile 14 Mayıs Cumartesi günü Ankara Eczacı Odası Birliği’nin düzenleyecek olduğu “Meslekte En iyiler” ödülleri adı altındaki günde, onur konuğu olarak 90’lık Derman Dede 60. Yıl plaketini alacak. Derseniz ki eğer neden 60 çünkü Eczacı Odası Derman Dedekadar eski değil.Ankara’da hastalarına derman bulan şefkat ve özveri ile çalışan tecrübeli bir Eczacı arıyorsanız doğru adres Derman Dede bizden söylemesi.