Ankara’nın Semtleri ve Sokakları

Ankara’nın Semtleri ve Sokakları

Zeynep Büyükmanav & Melike Esra Sürgünü / Blog: Ankara Sokakları / COMD 357 Multimedia Journalism İlkbahar 2020-21 Listeleme Projesi

Ankara hepimiz için farklı anlamlar taşıyan çok güzel bir şehir. Sokakları denize dökülmese de, o sokakların ruhu bile yetiyor çoğu zaman. Herkes için farklı anlamlar farklı anılar taşıyan, çok güzel ve huzurlu aynı zamanda çok da keyif alabileceğimiz ve her sokağı karış karış gezeceğimiz bu keyifli yolculukta sadece fotoğraf ve yazılarla kalmayıp aynı zamanda size oraları gezmişsiniz hissi oluşturmak istiyoruz. Saman Pazarı’ndan  7. Cadde’ye, Bestekar sokaktan daha nice meşhur Ankara sokaklarına size alıp götüreceğimiz bu seride umarım siz de çok keyif alırsınız.

Kavaklıdere – Kalabalıktan Kaçanlar İçin Bestekar Sokak

Previous
Next

Bestekar Sokak Ankara’nın tüm ruhunu taşıyan aynı zamanda da tüm insanlara hitap eden birçok dükkanla ruhumuzu dinlendirmek için güzel bir yer. Zaten sokağın adı kendini anlatıyor değil mi? Sahi hiç merak ettiniz mi Bestekar sokak adını nereden almış? Biz sizin için ufak bir araştırma yaptık ve gördük ki bu güzel sokağın adını veren aslında güçlü bir Türk kadınıymış. Cumhuriyetin ilk yıllarında sanata ve sanatçıya verilen önem aşikârdır. Nazife Güran da tarihin yazdığı ilk kadın bestekarlardan bir tanesi. O kadar başarılı bir bestekar ki ilk konserini Berlin Radyosunda vermiş. Sonrasında ise sayısız beste ve çıkarttığı plaklarla kariyerine büyük katkılar yapmış. Ancak şu günlerde bestelerine gösterilmeyen ilgiyi o zamanlar doğduğu sokağa bestekar ismini vererek göstermeye çalışmışlar. Bu hikaye bizi oldukça etkiledi çünkü Ankara’nın sokaklarında tarihimize etki eden bir kadının izini görmek yüzümüzü gülümsetti açıkcası. Şimdi biraz da gözlemlerimizden bahsedelim istedik. Ankara’daki en sevilen butik cafelerden biri olan Bonapple ile nasıl tanıştığımızı size anlatmak isteriz. Bir gün ders arasında Kızılay dolaylarındaki işlerimizi halledelim derken zamanın nasıl geçtiğini farketmemiş olacağız ki okul servisini kaçırmışız. Bizim gibi servisi kaçıran biri de orada beklerken sohbet etmeye başladık ve servisin gelmesine daha çok olduğunu fark edince “Şurada çok güzel bir kafe var oraya gidelim mi?” teklifiyle yeni bir arkadaşlığa başladık. Kafe o kadar güzel ki içeride maksimum 6-9 kişilik kapasitesiyle ve leziz mi leziz tatlılarıyla servisi kaçırma stresini unutmuştuk bile. Bu yüzden Bestekar Sokak hep o günü hatırlatır. Tunus Caddesi kadar kalabalık olmasa da sanırım güzel şeylerin tenhada saklanmış hali diyebiliriz bu sokak için. 
Buraya Puanımız:
Görsellik: 6/10
Kalabalık: 3/10
Mimari Yapılar: 4/10

Ulus – Geçmişe Dönüş İçin Samanpazarı

Previous
Next

Evde canım sıkıldı ne yapsak ya dediğimiz anda hadi kaleye doğru gidelim fikri herkesin aklına en az bir kere gelmiştir. Bizce oranın kendine çeken bilmediğimiz bir büyüsü var. Rengarenk dükkanları insanın merak duygusunu o kadar körüklüyor ki hepsinin içine girip bakmak çok cazip geliyor. Sanki eski dönemlerde geçen bir dizi setinin içinde ama bu sefer kameralar olmadan yürüyor gibiydik. Sanki her dükkan birbirinin aynısı gibi gözükse de aslında hepsi farklı bir ruh taşıyor gibi. Bir yandan da plakçılardan gelen seksenler dönemi müzikleri o yokuşu tırmanmamıza yardım etti. Aralarda duran tezgahlar, Osmanlı macuncuları, el yapımı ürünlerle bir anda başka bir sokağa çıkmış bir şekilde buluyorsunuz kendinizi. Her dükkanın mimari yapısı o kadar eski ki her taşı tarihin en büyük şahidi. Kim bilir konuşsa neler derlerdi. Yolun sonuna geldiğimizde de bizi hemen bir başka sokak bekliyor ancak buranın karmaşası ve dinginliği bir başka huzur veriyor insanın içine. Pazarı çıktıkça minik ama sevimli kafeler görebilirsiniz. Yokuş çıktığınız için soğuk bir limonata veya bir yorgunluk kahvesi içip dinlenmeniz için ideal yerler olacaktır. İçeri girdiğinizde o sıcaklığı ve aslında eski Ankara ruhunu anında hissedeceksiniz çünkü iç tasarımı, kullanılan renkler ambiyansa uygun olarak kullanılmış. Esnaf da çok içten Saman Pazarı’nda. Her daim gülümsüyor, sizi dükkanlarına buyur ediyorlar. Birçok dükkan el yapımı veya doğal ürünler satıyor. Gerçekten Ankara’yı hissetmek istiyorsanız gelmeniz gereken ilk yer burası olmalı diye düşünüyoruz. 
Buraya Puanımız:
Görsellik: 9/10
Kalabalık: 6/10
Mimari Yapılar: 10/10​

Bahçelievler – Hareketlilik Sevenler İçin 7. Cadde

Previous
Next

7. Cadde için Ankara’nın kalbi diyebilir miyiz? Bizce kesinlikle evet. Ankara’ya gelen herkesin en az bir kez yolunun düştüğü bir caddedir kendisi. Upuzun yokuşuyla bizi yorsa da her adımda farklı zevklere hitap eden bir dükkan, sergi veya olmazsa olmaz kültür sanat etkinliklerinin afişleriyle tüm yorgunluğumuzu bir anda unutuveriyoruz.  Soldaki midyeci amcanın midyeleriyle Antalya’nın Konyaaltı sahilinde gibi hissederken hemen ilerideki boyoz satan dükkan size İzmir’i hatırlatıyor hemen. Sanki bir caddede değil de ülkenin her yerini dolaşıyormuşsunuz gibi hissettirebiliyor bu cadde size. Öğrencilerin de hem eğlenip hem de vakitlerini geçirebilecekleri tüm mekanlar yan yana dizilmiş adeta. E oralara kadar gitmişken okulun tüm stresini geri getirmek olmazdı değil mi? Biz de olmaz diye düşündük ve karaoke yapabileceğimiz bir mekanda şarkılar söyleyip eğlendik. Tabi bunlar hep işin tatlı kısmıydı biraz da tavsiyelere gelelim. Oraya gitmek istiyorsanız mutlaka toplu taşımayı kullanın derim çünkü trafiğin en yoğun olduğu ve park yerinin bulunmadığı bir cadde. Ancak yine de Ankara ayazını yüzününüzde ellerinizde hissederek yürümek her şeye değiyor. Not: Diyeti bozmak için en ideal mekan oy çokluğu ile Rumeli Çikolatacısı olarak belirlendi. İçeri girdiğinizde tahta masa ve sandalyelerle geçmiş yüzyıldan kalan tarzı günümüze getirmek konusunda çok başarılılar. İtirazı olan hemen deneyip bize de bir teşekkür mesajı gönderebilir. 
Buraya Puanımız:
Görsellik: 7/10
Kalabalık: 10/10
Mimari Yapılar: 5/10​

Anıttepe – Milli Duygularımızı Hatırlamak İçin Ordular, İlk, Hedef, Akdeniz Sokakları

Previous
Next

Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz İleri:
İnsanların bir şehri sevmesinin en büyük sebeplerinden birisi de tarihidir. Bunu Ankara’da adım attığınız her sokakta hissedersiniz. Şehir o kadar puslu ve gridir ki sizin de burada yaşamak için müdaleci ruhunuzu her daim canlı tutmanız gerekir. Bazen unuttum desek de aslında her taşı toprağı ve tabi sokakları bize unuttuğumuz gücü fısıldayıverir. İşte Ankara’yı en özel yapan yer Anıtkabir’in etrafındaki sokaklar da bize bir şeyler fısıldıyor. Anıtkabir’i çevreleyen sokakların isimlerini bir araya getirdiğimizde Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak da bilinen Büyük Taarruz Savaşı’nda söylenmiştir. Fikirlerini sadece kendimizde değil sokaklarda da yaşatabildiğimiz için şanslı olduğumuz fikrindeyiz. Oradaki her büfe sanki bu ruhun koruyucusu gibi senelerdir yerini koruyor ve ne zaman kaybolacak olsanız size yer göstermeye devam ediyorlar. Gerçi merak etmeyin sokaklarınızın adı savaşa yön veren sözlerden birinin adı ise size de yön verecektir. Anıttepe’de yaşayan herkes hem semtin hem sokaklarının ne kadar kıymetli bir şeye ev sahipliği yaptığının farkında. Anıtkabir bütün ihtişamı ve asaletiyle bize her daim Ata’mızı hatırlatıyor ve o ruhu derinden hissetmemizi sağlıyor. Ordular, İlk, Hedef, Akdeniz, İleri sokakları da bunun birer kanıtı aslında. Oralara yolunuz düşmüşse hemen yan sokağında Anıtkabir’i de ziyaret etmeyi unutmazsınız diye düşünüyoruz. 
Buraya Puanımız:
Görsellik: 4/10
Kalabalık: 3/10
Mimari Yapılar: 5/10