Ankara Denince Akla Gelen İlk Hazine: Eymir
Utku Andıç – Pandemi’de Ankara’da Yemek – Comd 357 Multimedia Journalism Final Project
Yeniden merhabalar pandemi mağdurları,
Bu yazımı sizler için kaleme alırken içimdeki ufak burukluktan bahsederek sözlerime başlamak istiyorum. Bu yazı, bu blog üzerinden yazdığım son yazı olacak. Çok güzel geçen bir dönemin ardından şunu belirtmek isterim ki ben bu blogları yazarken ve ardından aldığım tepkilerden çok mutlu oldum. Umarım sizler de yazımlarımı okurken aynı duyguları paylaşmışsınızdır.
Bu, son yazım olacağından yine sizlerin sesine kulak vermeye ve bu yazının konusunun sizler tarafından belirlenmesine karar verdim. Daha önce yaptığım ankette Ankuva Park çok küçük bir farkla birinci gelmişti ve ben de o yazımda Ankuva Park’a yer vermiştim. Çok küçük farkla ikinci olan yer ise gördüğünüz üzere Eymir Gölü’ydü. Hem Eymir’e oy veren arkadaşlarımı kırmamak hem de Ankara’nın göbeğinde yer alan böyle bir doğal hazineyi atlamamak için bu yazımda sizlere Eymir Gölü’nü anlatmaya çalışacağım. Haydi hep beraber Eymir Gölü’nü detaylarıyla tanıyalım.
İzninizle yazıma Eymir Gölü hakkında genel bilgiler vererek başlamak istiyorum. 1930’lara ait seyahat notlarında Nahid Sırrı Örik, göl çevresinin tamamen kıraç arazilerden oluştuğunu ve herhangi bir yeşillik bulunmadığını belirtmiştir. Daha sonra 1956 yılında yoğun uğraşlar sonucu Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne kazandırılan göl arazisi, dönemin rektörü Kemal Kurdaş ve arkadaşlarının yoğun çabaları sonucu ağaçlandırılmış ve bugünkü halini yani bozkırın ortasındaki o yemyeşil güzelliğini kazanmıştır. Yaklaşık 160 kuş türünün yanı sıra birçok da balık türüne ev sahipliği yapan göl arazisi, maalesef son zamanlardaki aşırı besin yüklemeleri ve çevre kirliliği etkisiyle içerdiği bazı türleri kaybetmiştir. Bu bilgi bile, Ankaralılar olarak Eymir Gölü’ne ne kadar dikkat etmemiz gerektiğinin büyük bir kanıtı olarak karşımıza çıkmaktadır. Göl, su sporları ve balıkçılık için hala Ankara’nın en önemli mevkisidir.
Yazımın bu bölümünde gölle ilgili orijinal fotoğraflar kullanarak geçmişten günümüze olan değişiklikleri anlatmak istiyorum. Fotoğraflar ODTÜ ve Eymir Gölü internet sitelerinden alınmıştır. İşte geçmişten günümüze Eymir Gölü…
1960’larda olan bu fotoğraf, göl ODTÜ bünyesine geçtikten sonra üniversite mensuplarının ziyaretleri esnasında çekilmiş. 
Bu fotoğraf da aynı tarihlerden.Kemal Kurdaş ve ekibi gölün çorak arazisinin ağaçlandırılması için keşif gezisinde. Tek bir ağaç olmaması dikkat çekiyor. 
1980’lerden olan bu fotoğraf, 60’larda başlayan ağaçlandırma çalışmalarının meyve vermeye başladığının yaşayan kanıtlarından. 
Soldaki fotoğraf ile aynı burunda çekilmiş yakın tarihli bir fotoğraf. Önceki fotoğraflar her ne kadar renksiz olsa da aradaki doğa farkını anlamamıza engel değil. 
Uzun uğraşlar ve çalışmalar sonucu gölün bu halini almasını ve korunmasını sağlayan başta Kemal Kurdaş olmak üzere herkese teşekkür etmek gerekiyor.
Göl hakkındaki genel bilgiler ve tarihçeden sonra sıra geldi Eymir Gölü ziyaretimin detaylarına. Havanın da çok serin olmamasını fırsat bilerek bugün öğleden sonra Eymir Gölü’ne bir ziyarette bulundum. Kış mevsiminde olmamız dolayısıyla Eymir alışık olduğumuz kalabalık görüntüsünden uzaktı. Fakat yine de pandemiden kaçmak, açık havada zaman geçirmek ya da doğayla iç içe olmak isteyenler oradaydı. Aslında yaz aylarındaki aşırı kalabalık ortam da düşünüldüğünde Eymir’in bu halini daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Eymir Gölü’nün etrafındaki asfalt parkur yaklaşık 11 kilometre. Daha önce bisiklet kiralayıp parkuru yaklaşık 45 dakikada bitirmiştim. Bugün, fotoğraf çekerken hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak için ilk defa parkuru yürüyerek tamamladım ve ortalama 1 saat 50 dakika sürdü. Şunu söyleyebilirim ki pisti yürüyerek bitirmek uzun sürüyor, fakat oradaki hazineyi de kesinlikle daha net gözleriniz önüne seriyor. Dilerseniz lafı daha da fazla uzatmadan çektiğim fotoğraflarla oluşturduğum hikayeyi sizlerle paylaşayım.
Eymir Gölü’nün iki adet girişi var fakat tavsiyem kesinlikle Or-An girişini kullanmanız. Göl seviyesi düşük olduğundan yolda birçok seyir tepesi var. Açılır kapanır sandalyeniz ile göle girmeden bile harika bir gün geçirebilirsiniz. 
Gölün girişinde ücretsiz otoparklar mevcut. Bisiklet kiralamak isteyen misafirler için bir çok farklı dükkan var. Genel olarak ücret 25 TL civarında. 
Eymir Gölü 06.00-22.00 saatleri arasında ziyaretçi kabul ediyor. Göl etrafına maskesiz ziyaretçi kesinlikle kabul edilmiyor. 
Kurallara uymak ve göl çevresini temiz tutmak habitatın korunması için gerçekten çok ama çok önemli. Zaten canlı çeşitliliğinin azalıyor olması bu önemi 1 kat daha arttırıyor. 
Fotoğraf gölün genel haritasını gösteriyor. Gölün etrafı toplam 11 km ve her bir metresinde ayrı güzellikler sizleri bekliyor. 
Eymir Gölü aynı zamanda Türkiye’nin tek çalışır vaziyette otomatik doğa izleme sistemine sahip. Fotoğrafta da görebileceğiniz üzere birçok veri bu sayede otomatik toplanıyor. 
Bu kadar bilgi verdikten sonra sizleri gölün eşsiz manzaralarıyla baş başa bırakmak en doğrusu… 
Gölde çok fazla ördek var. Onları görmeden yürümeniz adeta imkansız. 
Taşınabilir sandalyelerinizle gölün kıyısına kadar gidip oturabilirsiniz. 
Etraftaki parkurun en yüksek yeri burası. En güzel fotoğraflar genelde buradan çıkıyor. 
Parkurda gölü görmediğiniz bazı bölgeler de var. 
Bu bölgeler de size eşsiz bir doğa manzarası sunuyor. Yürüyüş için gerçekten çok uygun, içiniz huzur doluyor. 
Göl içindeki cafeler de yasaklardan etkinlenmiş. Garsonlar çalışmıyor. Fakat kendi taşınabilir sandalyenizi getirirseniz fotoğraftaki masaların etrafında oturmanıza izin veriliyor. Ancak tabi ki self-servis kullanmak zorundasınız. 
Son olarak Eymir’i evleri olarak bilen birçok dostumuz var göl etrafında. Hepsi çok uysal ve insanlara çok alışıklar, korkacak hiçbir şey yok. Sizden son ricam göle giderken onları da düşünüp yanınıza biraz açık mama ya da evde artan yemekleri almanız. Bu sayede onları çok mutlu edeceğinizden emin olabilirsiniz.
Çektiğim fotoğraflarla sizlere ziyaretimi biraz olsun özetlemeye çalıştım ancak şundan emin olabilirsiniz ki Eymir Gölü fotoğraflarla değil canlı olarak tanımanız gereken bir bölge. Bana göre Ankara’nın en güzel doğasına ve alanına sahip olan bu bölge, mevsim farketmeksizin ziyaretlerinizi bekliyor. İnsanın içini huzurla dolduran Eymir Gölü, pandemi sürecinde kesinlikle sizlere çok iyi gelecek.
Yazımı bitirmeden Twitter’da düzenlediğim Eymir Gölü’nde yapılacak 4 aktivite flood’umun fotoğraflarını paylaşmak istiyorum. Flood’u Twitter’da görüntülemek için “Flood Linki” düğmesine tıklayabilirsiniz.
Siz sayın okurlarıma bir dönem boyunca benimle birlikte olduğunuz, blogumu okuyup yorumlarınızı esirgemediğiniz için teşekkür ediyorum. 2020’yi bitirdiğimiz şu günlerde hepinize sağlıklı, mutlu, huzurlu ve en önemlisi pandeminin biteceği bir yıl diliyorum. Sağlıkla kalın!
